28 Kasım 2009

Bunun adına ''bayram'' diyorlar.



Sıkılmaktan bile sıkıldığınız anlar oldu mu?Benim oldu.O da oldu ve bu durumdan fena halde şikayet ediyorum.Daha az önce gülümserken şuan niçin durgun olduğumu soran anneme '' o sizin maskeniz! '' dedim. Mesela bugün bayram ve benim içimde şekerini kaybetmiş çocuk havası hakim.Neden mi?Çünkü eski bayramların tadı yok artık. Günler öncesinden ne kıyafet alsak bu bayram da,diye birbirimize soru yönelttiğimiz günleri özlüyorum.Belki büyüklerim kadar köklü bayram geçmişim

26 Kasım 2009

Francesca Woodman penceresi.










Francesca Woodman; 1958 doğumlu Amerikalı fotoğrafçı. Sanata meraklı bir ailede büyüyen Woodman 13 yaşında fotoğraf çekmeye başladı. Fotoğraflarında malzeme olarak kendi bedenini kullandı. Oldukça etkileyici anlamlar yüklediği fotoğrafları aslında iç dünyasını gözler önüne seriyordu. 10 yıl gibi kısa bir fotoğraf yaşamı olsa da, yüksek bir binanın penceresinden atlayarak 23 yaşında hayata veda etse de geride çok derin ve çok gerçek fotoğraflar bıraktı doğrusu..

13 Kasım 2009

Sen piçsin İstanbul.


Ey İstanbul!.
Sen koynumda beslediğim en nadide yılan iken,haberin yoktu seni bir başka kent ile boynuzladığımdan.
Aralıksız sevişmelerle aldatılıyordun,sen bilmiyordun.
Şahsımdan,adına ithaf edilen en güzel küfürlerim senin olsun.
Bak daha dün gece kafam kıyaktı,sanırım sayıyı kaçırdım yine..
Sanırım doruklara çıkabildim yine...


İstanbul!
Sayısız aşkların bana en yakın şehri,suyu,toprağı,kanı ve çikolatası.
Bana armağan edilen en kazık sevgilisin kabul et.
Keşke içime aldığım acıların,sevinçlerinden daha az olsa idi..
Ayrılık..


Sus deme bana!Susmam.
İnan sana milyon çocuk vermek istiyorum güzel memleketim.
Boy boy meyvelerimiz olsun,onları teker teker fırlatırken,adını Güneş koyalım.