28 Ekim 2009

Namümkün mükemmellik.


İçindeki sonsuzlukta kaybolan ışık.
Yanıp giden ameliyatsız akciğerler.
Doğuştan kör,yaralı yüz.
Utanmak nedir bilmez avare umutlar.
Kedinin kaldırım kenarındaki pisliği.
Aç evlatların titrek bakışları.
Bir orospunun kaybolan kırmızı ruju.
Meyhanecinin zulada sakladığı yarım peynir ve beyaz şarap.
Yalan sözlerle bezenmiş,yakası dikik sex maceraları.
Nesli tükenmiş avcı rolundeki yaşlı kurtlar.
İstanbul'un taşlı caddeleri,İzmir'in sancağı.
Son jilet yarasında saklı kalan kan damlası.
Tek kolu kırık aşk yeminleri.
Dostluk sıfatı takılmış,günübirlik yatak sevdaları.
Ocaktaki son nefes,son ilah.
Irzı bozuk erkek müsvetteleri,iffetsiz kadınlar.
Baskı altında kalmış,çilekeş kardelenler.
Yüzüne gülüp,arkandan geçiren,peşkeşci şakşakcılar.
Davetsiz misafirler.
Bulduğunu değil, umduğunu kemirmek isteyenler.
Son derece mütevazi,otlakçı beyinler.
Eli silah tutan,yüreği taştan,aklı camdan terörcüler.
Sulhu değil,savaşı emreden uzaktan kumanda rolu üstlenmiş yüreksizler.
Mükemmellik okyonusunda boy gösterişler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder